Küresel ticaretin büyük oyuncusu ve serbest piyasa ekonomisinin en güçlü örneği olarak dünyada dikkat çeken Amerika Birleşik devletleri, getirdiği ülkeden ülkeye değişen farklı vergi tarifeleri ile dünyanın gündeminde…
ABD'nin ticaret ilişkileri, oldukça geniş bir yelpazeye yayılmış durumda. En fazla ihracat yaptığı ülkeler sırasıyla Kanada, Meksika, Çin, Japonya, Birleşik Krallık, Almanya, Hollanda, Güney Kore, Brezilya ve Hindistan yer alırken, ithalat yaptığı ülkeler arasında başı Çin, Meksika ve Kanada çekmektedir.
ABD Başkanı Trump’ın şimdilerde gümrük vergileri ve ticaret savaşları önemli araçlarından biri haline gelmiş durumda. Kanada ve Meksika’ya yönelik açıklanan %25 oranında gümrük vergisi şimdilik 30 günlüğüne askıya alınırken Çin’e yönelik ilave %10 gümrük vergisi Şubat ayının ilk günlerinden itibaren uygulamaya girdi. Çin ise karşı hamle olarak, ABD’den ithal edilen kömür ve sıvılaştırılmış doğal gaz ürünlerine %15, ham petrole, tarım makinalarına ve büyük motorlu araçlara %10 gümrük vergisi uygulama kararı aldı. Bu karşılıklı hamleler, dünya ticaretinde gerilime neden olmaktadır.
ABD'nin hedef aldığı diğer bir büyük oyuncu ise Avrupa Birliği… İnşaat ve ulaşım başta olmak üzere birçok endüstride yaygın olarak kullanılan çelik ve alüminyum ithalatına getirdiği %25 oranındaki gümrük vergileri küresel ticaretteki tansiyonu iyice yükseltti.
AB, ABD'ye büyük miktarlarda çelik ve alüminyum tedarik eden başlıca bölgelerden biri… Almanya, İtalya gibi büyük Avrupa ekonomileri, ABD'ye büyük miktarlarda çelik ve alüminyum ihraç ediyor. Bu vergilerin ardından, özellikle Avrupa ve Kanada ülkeleriyle olan ticaretin yeniden şekilleneceği öngörülüyor. Uluslararası Ticaret İdaresi verilerine göre ABD 2024 yılında 26,2 milyon metrik ton çelik ihracatı, 54 milyon metrik ton da alüminyum ithalatı gerçekleştirmiştir. Bugün seksene yakın ülkeden çelik ithal eden ABD, en fazla ithalatı Kanada’dan yapmıştır. Bu da ticaretin yeniden şekillenmesini, tedarik zincirlerinin değişmesini beraberinde getirebilir.
Sonuç olarak, ABD’nin gümrük vergisi politikaları, dünya ticaretinde ciddi bir değişim yaratıyor. Ticaret savaşları ve gümrük tarifeleri, küresel ekonomik ilişkilerin şekillendiği temel unsurlar haline gelmişken, bu durum sadece Amerika’yı değil, tüm dünyayı etkileyen bir ticaret savaşına dönüşebilir. Küresel ticaretin geleceğini belirleyecek olan bu politikalar, uzun vadede hem ekonomik dengeleri hem de stratejik ilişkileri yeniden tanımlayacak gibi görünüyor.
Türkiye’nin dış ticareti dolaylı olarak etkilenir mi? merak ediliyor.
Ocak 2025 ticaret bakanlığı aylık veri bültenine göre en çok ihracat yaptığımız ikinci ülke konumunda ABD’ye 1 milyar 369 milyon dolarlık ihracat gerçekleştirilmiştir. Yine Ocak ayında en fazla ithalat yaptığımız üçüncü ülke olarak, ABD ile ithalatımız 2 milyar 297 milyon dolardır.
TÜİK verilerine göre on yıldır sürekli artan bir ivme ile ABD’ye ihracatımız 2024 yılı toplamı 16 milyar 350 milyon dolardır. ABD, Türkiye’nin en fazla ihracat yaptığı ülkeler arasında ikinci sıradaki yerini yıllar itibarıyla koruduğu gözlemlenebilir.
Türkiye’nin ABD ye ihracatında başlıca ürünler arasında elektrikli makine ve cihazlar, motorlu kara taşıtları ve aksam ve parçaları, mineral yakıtlar, yağlar, mücevherat, halı ve yer kaplamaları, demir çelik ürünleri, doğal taş ürünleri, hazır giyim, silah ve mühimmatlar ön sıralarda yer almaktadır.
2024 yılında toplam ithalatımız ABD ile 16 milyar 228 milyon dolar civarındadır. İthal edilen ürünlerde ise hava taşıtları, demir çelik, mineral yakıt ve yağlar, kazan makine ve mekanik cihazlar, optik, tıbbi ve cerrahi cihazlar ilk sıralarda bulunuyor.
ABD’nin yeni gümrük vergileri, Türkiye için hem fırsatlar hem de riskler barındırdığını söyleyebiliriz. Bu süreç, Türkiye’yi küresel ticaretin akışında yeni dinamiklerle karşı karşıya bırakırken, özellikle ihracat açısından önemli fırsatlar ve tehditler oluşturabilir.
Türkiye için fırsatlar doğurabilir. Şöyle ki; özellikle Çin’e yönelik artan gümrük tarifeleri, Türkiye’nin bazı sektörlerde rekabet avantajı elde etmesine olanak tanıyabilir. Çin’in ABD pazarında yaşadığı zorluklar, Türk üreticilerinin ABD’ye daha fazla ihracat yapmasına olanak sağlayabilir. Giyim, otomotiv yan sanayi, tekstil ve ev eşyaları gibi alanlarda Türkiye, Çin’in rekabet gücünü zayıflatan bu durumdan faydalanarak daha fazla pazar payı elde edebilir. Türkiye, AB ile olan serbest ticaret anlaşmasından da faydalanarak, özellikle Çin’in zayıf olduğu bazı sektörlerde öne çıkma fırsatına sahip.
Ancak her fırsatın bir de riski vardır. Avrupa pazarında yaşanan daralma ve artan rekabet baskıları, Türkiye’nin ihracatını olumsuz etkileyebilir. ABD’nin uyguladığı gümrük vergileri, Avrupa Birliği’ni de etkileyerek ekonomik büyümeyi yavaşlatabilir. Bu da Türkiye’nin Avrupa pazarındaki rekabet gücünü zorlayabilir. Avrupa ekonomisinde yaşanacak bir yavaşlama, Türkiye’nin Avrupa’ya yönelik ihracatını tehdit edebilir. Özellikle fiyat rekabetinin artması, Türk ürünlerinin Avrupa pazarındaki cazibesini azaltabilir. Türk ihracatçıları, bu baskılar karşısında daha düşük fiyatlarla rekabet etmek zorunda kalabilirler.