Enflasyon nedir? Bilhassa bu yıl en çok sorulan sorulardan biri… Ekonomi ve finans dünyası bu kadar karmaşıklaşmışken insanlar doğal olarak neler olduğunu anlamaya çalışıyor.
Enflasyon… Hayat pahalılığı… Fiyat artışı… Bunlar farklı gibi görünen, anlamları aynı ifadelerdir.
Enflasyonun etkisini her geçen gün dünya daha çok hissediyor. Enflasyonun yoğun hissedildiği ülkelerden biri de Türkiye…
Artık tüketiciler harcama yapmadan önce sağlam bir araştırma yapıyor. Örneğin, geçtiğimiz yıla göre bu yıl “1 alana 1 bedava” aramalarında yüzde 30 artış yaşanmış. İkinci el eşya aramalarında ciddi artış kaydedilmiş.
Peki fiyatlar neden artar? Öncelikle arz ve talep arasındaki ilişkiyi anlamak gerekir. Firmalar mal-hizmet üretir ve bunu satmaya çalışırlar. Üretilen bu ürünler piyasanın arzıdır. Ekonominin talep kısmını da bu ürünleri satın almak isteyenler oluşturur. Piyasada insanların talep ettiğinden daha fazla ürün ya da hizmet varsa fiyatlar düşme eğilimindedir. Eğer piyasada talep aşırı ise arz ve talep arasında uyumsuzluk meydana gelir. Arz ve talep dengesinin sağlanması için fiyatlar artar. Fiyatlar artınca enflasyon meydana gelir. Başka bir ifadeyle cebinizde paranız varsa bile eskisi kadar alışveriş yapamazsınız.
Peki, hayat pahalılığının nedeni olan, arz ve talep arasındaki bu dengesizlik nasıl oluşur? Birincisi talepteki artış buna talep enflasyonu denir. Ekonomide üretilen mal ve hizmetlere yönelik talep, ekonominin üretim kapasitesinden daha hızlı artıyorsa fiyatlar yükselir. Bu duruma en güzel örnek pandemi günleri… İnsanlar evlerine kapandı para harcaması azaldı. Uluslararası tedarik zinciri altüst olmuştu. Türkiye’de olmadı ama dünya ülkelerinde insanlar daha önce aldıkları bir ürünü bulmakta sıkıntılar yaşadı, temel ihtiyaç ürünlerini satın almak istediklerinde boş raflarla yüzleştiler. Yani talep yüksek, arz sınırlıydı. Bu durumda fiyatların yükselmesi ve buna paralel enflasyon kaçınılmazdır.
İkincisi maliyet enflasyonudur. Bu aslında talep enflasyonun diğer yüzüdür. Yüksek işçilik maliyetleri, hammadde fiyatlarının artması ve yetersiz tedarik sorunu nedeniyle ürün ya da hizmet bedeli artar.
Sonuncusu ise yerleşik/kalıcı enflasyondur. İnsanların yüz yüze kaldığı enflasyonun gelecekte devam edeceği beklentisiyle mevcut durumlarını aynen sürdürebilmek için ücretlerini ya da sattıkları mal/hizmetten elde ettikleri bedelleri bekledikleri enflasyona göre arttırmaya yönelmeleriyle ortaya çıkıyor. Örneğin, yükselen fiyatlar karşısında çalışanlar maşa artışı talep ederler. Çünkü satın alma kapasitesi giderek düşmektedir. Buna karşılık maaşlarda yapılan artış enflasyonda ikinci tur bir etki oluşturur ve tüm fiyatların yeniden artmasına neden olur. Tam olarak kısır bir döngü…
Hazine ve Maliye bakanımız bu ayın ilk günlerinde bir açıklamasında enflasyonun kalıcı olmaması için gerekli tedbirlerin alınmasının önemine vurgu yapmıştı. Ayrıca enflasyonda düşüşün başlayacağı tarih olarak bu yılın Aralık ayını işaret etmişti.
Enflasyon hesaplama işlemi yapılırken genellikle resmi istatistik kurumlarından alınan veriler kullanılıyor. Hayat pahalılığı ülkelere, illere hatta aynı ilin ilçelerinde bile değişiklik göstermektedir. Bu nedenle ülkelerdeki harcama gruplarının tercihlerine ve alışkanlıklarına göre bir endeks oluşturuluyor. Hesaplamayı yapan ilgili kurum insanların gündelik olarak satın aldığı ürünlerden bir alış-veriş sepeti hazırlar. Bu sepet geçen zaman içinde takip edilir. Sepetteki değişen ürünlerin fiyatı tek bir katsayı ile gösterilir. Bu katsayı enflasyonu gösterir.
Ülkemizde TÜİK enflasyonu ölçerken iki ana endeks kullanıyor. Bunlardan TÜFE; tüketici tarafından satın alınan mal ve hizmetlerin fiyatlarındaki değişimi, ÜFE ise üretici fiyatlarındaki değişimi ölçmektedir.
Enflasyonu kim, nasıl kontrol eder dediğimizde, bu işi yapanlar ülkelerin merkez bankalarıdır. Diğer tüm ticari bankaların bankası gibi hizmet verir. Merkez bankalarının görevi ülke ya da ülkelerin kullandığı para birimini korumaktır. Onu dengelemek ve piyasada dolaşımını sağlamaktır. En önemli görevi ise fiyat istikrarını sağlamaktır.
Yaşam standartlarıyla yakından ilgili olan enflasyon doğrudan satın alma gücünü etkiler. Enflasyon şu anda hayatımıza büyük oranda etki ediyor. Bu nedenle dileğimiz, Aralık ayının enflasyonun düşme eğilimine girmesi anlamında bir milat olmasıdır.
Ayrıca, dar gelirli olarak tabir edilen bir kesimin, elektrik, su, doğalgaz, telefon faturalarının devlet tarafından ödenmesi yerine, cebimizdeki paranın alım gücünün artmasının daha yerinde olacağı düşüncesiyle…
Sağlıkla kalın.