Şule Kirişci

Dilimiz ne anlatır?

Şule Kirişci

Sevgimizi, acılarımızı, hüzünlerimizi, mutluluklarımızı kelimelerle anlatıyoruz. Anlatırken bazen bakışlarımız, bazen kalplerimiz, bazen sesimiz, bazı zamanlarda ise parmaklarımızı kullanıyoruz. Bu ifadeler farklı gibi gözükse de aslında her biri iletişim kurabilmek için başvurduğumuz, dil diye isimlendirdiğimiz olgunun puzzle’ları.

Bir orman ilk bakışta ağaçlar topluluğudur. Oysa gördüğünüzden çok daha fazlasıdır. Ağaçlar kendi aralarında kurmuş oldukları iletişim ağı sayesinde mineral alış verişinde bulunuyor. Demem o ki onlarında kendi aralarında iletişim kurduğu bir dil vardır. Ağaçların dili azot, karbon, hormonlar vs. dir. Hayvanlara baktığımda, benim çok sevdiğim yunusların insanlardan 10 kat daha yüksek ses çıkarabildiklerini ve 10 kat daha güçlü sesleri duyabildiklerini ve iletişimlerini çıkardıkları seslerle sağladıklarını öğrendiğimde şaşırmadım. Bütün yaratılmışların kendi aralarında konuştuğu dilleri vardı!

Yaratılmışların arasında en üstün olduğu çeşitli ayetlerde beyan edilen biz insanların, kullandığı sözel iletişim ve dil insanoğlunun en tanımlayıcı ve ayırıcı özelliklerinden biri. Dil aynı zamanda düşüncelerimizin sembollerle ifadesidir ve bu semboller kültürümüzün oluşumundaki temel taşlardan biridir. 

Konfüçyüs’e ‘’Eğer bir ülkede yönetici olsaydınız ilk iş olarak ne yapmak isterdiniz'’ diye sorduklarında, Konfüçfüçyüs şöyle cevap vermiş: ‘’kuşkusuz ilk iş olarak dili düzeltirdim’’ diye cevaplamış. “Niçin?” demişler. Kofüçyüs; “Dilde bozukluk varsa söylenen şey söylenmek isteneni anlatamaz. Düşünceler iyi anlatılmazsa, yapılması gereken şeyler iyi yapılmaz. Gereken yapılmazsa ahlak ve kültür bozulur. Ahlak ve kültür bozulursa adalet yolunu şaşırır. Adalet yanlış yola saparsa halk güçsüzlük ve şaşkınlık içine düşer. Ne yapacağını, işin nereye varacağını bilmez. Böyle bir durumu önlemek için dil her şeyden önemlidir.’’ Diye cevaplamış.

Bu güne kadar Amerika, Fransa, Hong-Kong, Singapur, Karadağ, Bosna, vs. gibi birçok ülkeyi dolaşma fırsatım oldu. Buralarda konuşulan dillerin hiç birisi birbirine benzemiyordu ve dilin, o dili konuşanların ihtiyaçlarına hizmet etmek için değişim gösterdiğini gördüm. Günümüzde var olan yaklaşık 7000 dil, 32 dil ailesi arasında paylaştırılmış. Yapılan birçok çalışma en fazla ekvator kuşağında ve tropikal kuşakta görülen dilsel çeşitliliğin, biyolojik çeşitliliğin bir yansıması olduğunu gösteriyor. Dünya üzerinde konuşulan yaklaşık 7000 dilin % 60’ı tropikal orman kuşaklarında yer alıyor. Bu kuşaklardan biri Afrika’da, diğeri ise Asya’nın güneyinin karşısındaki tropikal bölgede. 7 milyon insanın yaşadığı Papua Yeni Gine’de 830 farklı dil ,nüfusu 160 milyon olan Nijerya’da ise 521 farklı dil konuşuluyormuş.

Peki, bu kadar çeşitliliğe sahip, insanı ayrıcalıklı kılan, kültürümüzün oluşmasında ki temel yapıtaşlarından birisi olan dilimizi kullanmada ne kadar özenli davranıyoruz? ki gelenek göreneklerimiz, dünya görüşümüz, sanatımız, tarihimiz vs. hep dil sayesinde nesilden nesile aktarılır. Yeri gelir aşkı, ölümü, gurbeti şiir diliyle anlatırız. Yeri gelir Hüseyin Rahmi, Ahmet Hamdi, Yakup Kadri Karaosmanoğlu dil ile anlatır, İstanbul’un güzelliklerini, Anadolu insanının yaşayışını, romanlarında… 

İnsanın geçmişini öğrenmesinde, gününü yaşamasında, geleceğine yön vermesinde, kişiliğini kazanmasında, aynı dili konuşan diğer insanlarla iletişim kurmasında ve kendisini ifade etmesinde dilin çok önemli bir araç olduğu muhakkaktır.

Dil doğuştan bilinmez. Bebekler ilk aylarda ağlama, taklit ve birtakım hareketlerle anlatmaya çalışır kendini. Daha sonra kulağına gelen seslerle kavramları, hareketleri ve varlıklarla bütünleştirerek anlamlandırır. Böylece dili öğrenmeye başlar. Dil ile henüz anne karnındayken tanışan geleceğimizin teminatı olan çocuklarımıza, gençlerimize bir şeyleri anlatırken veya öğretmeye çalışırken kullandığımız veya onların her gün kontrolümüz dışında yüzlercesine maruz kaldığı kelimelerin mümkün olduğunca doğru seçilerek, verilmesi gerekliliğini sonuna kadar savunanlardanım. 

Kabul daha fazla kelimeyle karşılaşmak dil zenginliğini arttırır, fakat önemli olan karşılaşılan kelimelerin doğruluğu, neyi anlattığı, nasıl anlattığı ve bizi nereye götürdüğüdür.

Dil aynı zamanda, milletlerin manevî gücünün aynası konumundadır ve dil ile kendini diğer milletlere ifade eder. Dili sayesinde diğer milletlerden ayrılır. Bir milletin kültürel değerlerini oluşturan ve o milleti ayakta tutan; edebiyatı, sanatı, bilim ve tekniği, dünya görüşü, ahlâk anlayışı, müziği… Bu değerlerin geçmişten günümüze, günümüzden de geleceğe aktarımı ancak dil sayesindedir.

Devam edecek…   
 

Yazarın Diğer Yazıları

Çerez Bildirimi

Sitemizde, daha yüksek bir kullanıcı deneyimi sunmak ve deneyimlerinizi kişiselleştirmek amacıyla, Gizlilik Politikası, Çerez Politikası ve KVKK Aydınlatma Metni sayfalarında belirtilen maddelerle sınırlı olmak üzere ve ilgili yasal düzenlemeler çerçevesinde çerezler kullanıyoruz.