Olmaz mı, var elbet. Lakin şiddet gördüğü için şu an tedavi altında, sizi ya da sevdiklerinizi kurtaramaz! Bu cümleyi yazarken bile canım acıdı.
Tüm dünyada olduğu gibi yakın bir zamana kadar kadri kıymeti bilinen, gereken saygıyı ve itinayı gören bu meslek, özellikle son bir kaç yıldır büyük ölçüde sözlü ya da fiziki saldırıların ve cinayetlerin hedefi olmaktadır. Doktorlarımız cehaletin pençesinde boğulmuş bazı kendini bilmezler tarafından şiddete maruz kalmaktalar. Hastayı kurtaramadı diye doktor öldürülüyor, canı istedi diye doktor öldürülüyor…
Önceki yaşanan şiddet olayları gibi en son Gaziantep’te yaşanan olay akıl alır gibi değil. Hasta sahibinin kendi yetmezmiş gibi 20 kişi daha çağırması hakikaten insanlıktan çıkmada zirveyi zorlayan bir hareket olmuştur.
Bu son olay artık sağlıkta şiddetin önlenmesi hususunu bir kez daha gündeme gelmesini, yeniden konuşulmasını ve şiddetin gereğinin- en ağır şekilde -uygulanmasını mecbur kılmaktadır. Başka doktorların da hayatları solmasın diye…
Oysa onlar yaşamlarımızı emanet ettiğimiz, hayatımız boyunca en çok ihtiyaç duyduğumuz, tanılarını can kulağı ile dinlediğimiz, önerilerine dikkat kesildiğimiz, en sevdiklerimizi iyileştirsin diye gözlerinin içine baktığımız mesleğin mensupları.
Doktorlarımız…
Zorlu ve uzun süren bir eğitim sonrasında tıp doktoru titrini kazanan kişi, büyük çaba ve fedakarlık gerektiren bir mesleğe adım atmış bulunmaktadır. 6 yıllık eğitimin sonunda gerek asistanlık gerekse uzman olduktan sonra ağır ve zorlayıcı çalışma koşulları içerisinde hizmet vermekteler.
Mesleğe adım atmasıyla birlikte artık gecesi ve gündüzü birbirine karışıp, her an, her yerde, her koşulda, mesleğini insanların hizmetine sunmak üzere adeta hazır ol da bekleyecektir.
Bir toplulukta bir doktorun bulunması güven kaynağıdır. Örneğin bir uçak yolculuğunda, aramızda bir doktor var mı denildiğinde, herkes süper kahramanın ortaya çıkmasını bekler gibi dikkat kesilir. Kahraman ortaya çıkınca sonrası derin bir oh “Çok şükür doktor varmış”…
Hal böyleyken bu vahim durumların tekrarlanmaması adına önlem alınmaya çalışılıyor, cezalar kesiliyor. Fakat bir iyileşme görülmemekle birlikte görünen o ki cezalar caydırıcı olmamaktadır.
Bu gidişle yakında “yetişin doktor yok mu!” Diye feryat figan etmeye kalktığımızda tepki verecek bir doktor kalmayacak! Demek abartı olmaz.
Hatırlatmak isterim. Ülkemiz koronavirüs salgınını diğer ülkelere göre daha ağır geçirmediysek, bunun en büyük nedeni doktorlarımızın gece gündüz demeden ailelerini günlerce görmeden emek vermesiydi. O dönemde kamuda esnek çalışma uygulamasına geçildiği günlerde esnek çalışma lüksü olmayan, birçoğumuzun “Aman, salgın var! İşe gitmeyelim, evden çalışalım” dediği zamanlarda gece gündüz görevine devam eden sağlık çalışanlarımızdı. Bazılarımız, “Maske beni bunaltıyor, takamıyorum” bahanelerine sığınarak sorumsuz davranışlara kılıf bulmaya çalışırken, doktor ve hemşirelerimiz nefes almanın bir hayli zor olduğu maskeleri takmak, kat kat koruyucu tulumların içinde sırılsıklam ter dökmek zorunda kaldılar. Pandemi günlerinde balkonlardan, pencerelerden alkışladık biz onları, fakat sağlık çalışanlarına alkış yetmez. Doktorluk mesleğine ve bu mesleği icra eden doktorlarımıza saygı şart!
Doktorluk mesleği her dönem ve dünyanın neresinde olursanız olun geçerli bir meslek. Bu nedenle doktor olan kişinin hayatının kurtulmuş olduğu, en azından maddi açıdan rahat bir yaşamı olacağına düşüncesi oldukça yaygın(dı). Fakat artık ülkemizde doktorluk mesleğindeki özellikle saygınlık kaybı nedeniyle doktorlarımız yurtdışına farklı ülkelere çalışma amaçlı gitmekteler. Önceki yıllarda eğitim amaçlı gidip orada kalanların haricinde doktorların yerleşmek ya da çalışmak niyetiyle başka ülkelere gidişi çok nadir görülmekteydi.
Bugün “sağlık hukuku” denildiği vakit ilk akla gelen “hasta hakları” olmaktadır. Peki ülkede “Hekim Hakları” ne kadar bilinmekte?
Yeterli eğitim alma ve sürekli mesleki gelişim hakkı, yeterli ücret alma hakkı, mesleğini serbestçe icra etme hakkı, modern teknoloji ve bilimi kullanma hakkı, hastayı reddetme hakkı, yönetimsel kararlara katılma hakkı, iyileşme garantisi vermeme hakkı, hastasına yeterli zaman ayırma hakkı, doktorların haklarından sadece birkaçı…
Doktorlarımız…
İyi ki varsınız, iyi ki bu mesleğe yüreğinizi koymuşsunuz! Allah, yâr ve yardımcınız olsun.
Size el kaldıranlar utansın!