ÜNİVERSİTEDEKİ derslerimizden biri de “stratejik yönetim” idi. Şöyle kalınca bir kitaptı kaynağımız. İlk elime aldığımda, “Bu kadar bilgi nerede lâzım olacak?” düşüncesiyle kitaba bir bakış attım. Ne var ki, bu düşünce kısa sürdü. Ders çalışırken zamanı yönetme noktasında stratejik bir hatâ yaptım ve ilk yıl iki dersten kaldım.
Neyse, hatânın neresinden dönülse kârdır, değil mi? İşte ben de bu yüzden hemen söylediğim sözü yutuverdim. Oysa -sadece zaman plânlaması olsa iyi- hayatın tüm aşamalarında olmazsa olmazı niteliğinde bir dersmiş bu.
Bir gün hocamız bir sunum sırasında “Bazı işletmeler başarılı iken bazıları neden başarısızdır?” sorusunun cevabını ödev olarak verdi. Akabinde de şu cümleyi kurmuştu. “Bu sorunun cevabını bulabilmek stratejik akıl ve düşünme gerektirir”
Aslında soru basit ve bir o kadar da net. Fakat cevap o kadar kolay olmadığı gibi bulmak ta bir hayli meşakkatli…
Strateji gelecekle ilgilidir ve öngörebilmeyi gerektirir. Bu öngörünün getirisi ise alternatifli olası gelişmelere göre yapılması gerekenlerin plânlaması ve gelecekteki başarı için kaynak ve araç sağlanmasıdır. Bunları yaparken, büyük resmi görebilmek ve resmin parçalarını ahenk içerisinde nasıl bir araya getireceğini keşfederek uzun dönemli bir bakış açısına sahip olmak gereklidir. Kısacası “stratejik düşünmek”…
Stratejik plânlama sürecinde birtakım kritik soruların yanıt bulması gerekir: Ne yapmak ve nereye varmak istiyoruz? Şu anda neredeyiz? O noktaya nasıl ulaşırız? Varmak istediğimiz noktada mıyız? Yoksa neden?
Bu sorular da stratejik akılla düşünülüp üstesinden gelinebilecek türden. Çünkü…
Stratejik düşünce; vizyon, geçmiş-gelecek dengesi, zamanlama, yaratıcılık, sistem bakışı gibi bazı boyutlarla birlikte bir bütündür.
Vizyon kurumun planlanan zaman-uzun vadede- diliminde varmak istediği hedefleri barındırır. Bu yoldaki stratejik düşünceler hedefe yönelik olup kurumun vizyonuyla entegre olmalıdır.
Stratejik düşünce, geçmişle gelecek arasında köprü görevini üstlenir. Mevcut konum ile ulaşılmak istenen hedef arasında farkı doğru analiz edilmesi gerekir.
Stratejik düşünce öngörülebilirlik içerir. Değişimleri iyi okuyarak bilgi, tecrübe ve deneyimler ile geleceğe dair doğru tespitler ön plana koyar. Alınan kararların ise zamanında olması gerektiğini vurgular.
Değişen dünyaya uyum adına üretilen stratejilerin, yenilikçilik ve yaratıcılık barındırması gerekir ve önemlidir.
Stratejik düşünce bütüne odaklanırken aynı zamanda bütünsel sistemin içinde alt sistemlerinde olduğunu anlayabilmeyi gerekli kılar. Çünkü alt sistemde meydana gelen bir değişimin bütünü nasıl etkilediğini de anlamak zorunluluktur.
Stratejik akıl ile yönetilen, kurumlar arası işbirliğini sağlayabilen, kimin neyi, nasıl, ne zaman yapacağını önceden plânlayan kurum, işletme veya ülkeler, geleceği daha iyi yönetebilme yeteneğine sahip olurlar. Önlerine hangi engellerin çıkabileceğini, bu engelleri nasıl aşabileceklerini de değerlendirebilme imkânına da onlar sahiptirler.
Ülkece zor bir dönemden geçiyoruz. Kimimiz her zaman olduğu gibi sorunlar için politik düşüncelerinden hareketle kendi bakış açılarıyla her olayı ko-nu-şu-yor. Özellikle -alan bilgisinin yeterli olup olmadığı fark etmeksizin evlerimize her akşam misafir oluyor ve bağlı olduğu politik görüşün doğrultusunda -futbol tâbiri ile- taraftara oynuyor.
Oysa stratejik aklın çerçevesinde, sistemi parça parça ve tüm boyutlarıyla değerlendirip farklı senaryolar üzerinden hangi önlemleri ne zaman almamız gerektiğini belirleyerek, olayların-meydana geldikten sonra- arkasından gitmek yerine önüne geçebilmeyi konuşabildiğimiz gün, birçok zorluğun üstesinden daha kolay geleceğimizi düşünüyorum.
“Sun Tzu” (Savaş Sanatı) adlı strateji kitabında şöyle der: “Ben savaşırken herkes taktiklerimi görebilir, fakat hiç kimse asıl zaferin kaynağı olan stratejiyi göremez.”
Aydınlık yarınlar dileğiyle…