Şule Kirişci

Yapay zekâ, depremde işe yarar mı?

Şule Kirişci

6 Şubat depreminin ekonomiye yükü şimdilik 104 milyar dolar. Toprağa verdiğimiz her bir canın acısı ilk günkü gibi devam ediyor. Hepimizin gönlünden geçen keşke bu deprem hiç olmasaydı! Ne yazık ki bu halleri tamamen engelleyemiyoruz ama maddi manevi zararlarını minimum seviyeye indirmek mümkün olabilir.  

Artık büyük depremler öncesinde dünyanın dilini algılamak için YZ devreye giriyor. 

YZ’nın bu tür afetlerle ilişkisi, önleyici tedbirlerde acil durum yönetimine kadar geniş bir yelpazede farklı şekillerde kendini göstermektedir.

YZ deprem erken uyarı sistemleri gibi önleyici tedbirlerde potansiyele sahiptir. YZ büyük miktarda veriyi hızlı bir şekilde analiz edebiliyor. Sensör ağları ve veri toplama sistemleriyle entegre çalışan YZ modelleri, depremlerin ne zaman ve nerede meydana gelebileceği konusunda hassas tahminler yapması mümkündür. 

Deprem anında ve sonrasında insansız hava araçları, robotlar gibi otonom sistemler, arama kurtarma çalışmalarında etkin şekilde kullanılabilir. YZ destekli görüntü analizi algoritmaları, enkaz altında mahsur kalmış kişileri tespit etmeye yardımcı olabiliyor.

 Örneğin, Çin dünyanın iyonosferindeki elektrik yüklü parçacıkların dalgalanmasını araştırdılar. 2010 yılı başlarındaki California Baja’yı vuran depremin merkez üssü üzerindeki atmosferik elektronlarda bozulmaları on gün öncesinden saptandı. 2018 yılında uzaya fırlattığı Seismo-elektromanyetik uydusu ile çalışmaları ileri aşamaya taşıdı. 

Yine Mayıs 2021 ve Ocak 2022’de Çin ana karasını vuran depremleri on beş gün önceden saptayabildiler. 

Örneğin, İsrail merkezli bir başak grup araştırmacı yine iyonosferdeki elektron değişikliklerini değerlendiren YZ kullanarak büyük depremleri yüzde 83 gibi doğruluk oranıyla iki gün öncesinden tahmin edilebileceğini ifade ediyorlar.

Örneğin, Japonya’daki bilim adamları YZ kullanarak deprem bölgeleri üzerindeki su buharında oluşan değişiklikleri değerlendiriyorlar. Testlere göre bu tahminlerin doğruluk oranı yüzde 70 diyorlar ve bir ay sonrası olası bir depremi haber verebiliyor. 

Bunların netice vermesi uzakmış gibi görünse de havadaki değişiklikler, fırtınalar, sel tehlikesi yaratabilecek şiddetli yağmurlar YZ ile saptanabildiğine göre depremlerin de YZ ile öngörülmesi uzak değildir.

Aslında benzer örneği pandemi döneminde çoğunluğumuz “hayat eve sığar” uygulaması ile deneyimlemiştik, Bu uygulamada- aksaklıklar olsa da- bölge bölge risklerin haritasını ve anlık güncellemeleri görebiliyorduk. Bunun benzeri daha ileri versiyonlu bir çalışmayla olayın ilk anından itibaren yardım çağrı talepleri tek bir noktada birleştirilebilir, bir ana merkezde toplanabilir ve gerçek zamanlı bir bölge haritası çok hızlı bir şekilde oluşturulabilir. Bu noktada, YZ gerçek ve güvenilir bilgiyi toplama, ayırma, işleme ve GPS koordinatlarının doğru derlenmesi, yardım beklenen alanların nokta atışı tespiti ve o bölgelerde desteklerin hızlıca ulaştırılması konularında büyük fayda sağlayacaktır. 

Özetle, depremin önceden tahmini, depremin gerçekleştiği anda büyüklüğü ve yeri, deprem sonrası kurtarma işlemlerinin en hızlı ve rasyonel şekilde yapılması için YZ destekli programların geliştirilmesi, varsa iyileştirilmesi çok çok önemlidir. Yaşamımızın her alanını etkileyen teknoloji, olağanüstü hallerin önleyicisi olarak da konumlandırılması kaçınılmazdır.

Ayrıca 6 Şubat Kahramanmaraş depreminin özellikle ilk günlerinde gördük ki teknolojinin iletişim ve haberleşme tarafı kritik bir öneme sahip. Bunun iyileştirilmesi de elbette mümkündür!

Sağlıcakla…
 

Yazarın Diğer Yazıları

Çerez Bildirimi

Sitemizde, daha yüksek bir kullanıcı deneyimi sunmak ve deneyimlerinizi kişiselleştirmek amacıyla, Gizlilik Politikası, Çerez Politikası ve KVKK Aydınlatma Metni sayfalarında belirtilen maddelerle sınırlı olmak üzere ve ilgili yasal düzenlemeler çerçevesinde çerezler kullanıyoruz.