Güvenç, Parlamento Başkanları Konferansı'nda konuştu!
Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) ev sahipliğinde düzenlenen Terörle Mücadele ve Bölgesel Bağlantılılık Konulu 3'üncü Parlamento Başkanları Konferansı'nda, 'Ekonomik İlişkiler Çerçevesinde Bölgesel Bağlantılılığın Güçlendirilmesi: Zorluklar ve Fırsatlar' konulu konuşma yapan TBMM İçişleri Komisyonu Başkanı Celalettin Güvenç '40 yıldır terörle mücadele ediyoruz, 40 binden fazla kaybımız var. Bana göre terörün maliyetini hesaplama şansımız yok. Bu sorun bizim sorunumuzdur, bölgemizin sorunudur ve üstesinden de gelecek olan yine bizleriz. Bu anlamda 17 yıldır olağanüstü çaba içerisindeyiz' dedi.
Terörle Mücadele ve Bölgesel Bağlantılılık Konulu 3’üncü Parlamento Başkanları Konferansı Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) ev sahipliğinde İstanbul’da gerçekleştirildi. Türkiye, Rusya, Çin, Pakistan ve Afganistan’dan yoğun katılımın olduğu konferansın açılış resepsiyonuna Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da katıldı. Konferansın açılış konuşmasını ev sahibi olarak TBMM Başkanı Mustafa Şentop yaptı.
Şentop, konuşmasında ortak vurgu olarak terörün her türlüsüne karşı olunduğuna dikkat çekti. Konferansın ikinci gününde ise oturum kısmına geçildi. Oturumlar öncesinde TBMM Başkanı Mustafa Şentop’un Pakistan Milli Meclisi Başkanı Asad Qaiser ve Senato Başkan Yardımcısı Saleem Mandviwalla ile Rusya Federasyonu Devlet Duması Başkanı Vyacheslav Volodin’le yaptığı görüşmelere TBMM İçişleri Komisyonu Başkanı ve AK Parti Kahramanmaraş Milletvekili Celalettin Güvenç de eşlik etti. Güvenç, konferansın ikinci oturumunda Türkiye grubu adına Ekonomik İlişkiler Çerçevesinde Bölgesel Bağlantılılığın Güçlendirilmesi: Zorluklar ve Fırsatlar konulu konuşma yaptı.
“Maliyet hesaplanmaz, 40 yıldır terörle mücadele ediyoruz”
Konuşmasının başında Türkiye’nin 40 yıldır terörle mücadele ettiğine dikkat çeken Güvenç, terörün maliyetinin hesaplanamayacağına dikkat çekerek, “40 yıldır terörle mücadele ediyoruz, 40 binden fazla kaybımız var ve ben Pakistanlı dostum gibi şu kadar para harcadık diyemeyeceğim. Çünkü bana göre terörün maliyetini hesaplama şansımız yok. Belki şöyle bir deneme yapabilirsiniz, terörün maliyetini hesaplamak için. Ülkelerimizin milli gelirinin üzerine 10-15 bin dolar koyun, onu nüfusunuzla çarpın, onu da terörle mücadele ettiğiniz yılla çarpın. Eğer terör sürekli ve kronikse, bir bölge sürekli terörle anılıyorsa, hesap ancak bununla yapılır. Ben 10 yıl valilik yaptım, Gaziantep diye bir ilimiz var, benim memleketime çok yakın. 200 binden fazla insan sanayide çalışıyor. Yıllık ihracatı bu ilimizin 5 milyar dolardan fazla ama aynı şehrimizden 200 kilometre doğuda terörü önleyemediğimiz, zaman zaman terör olaylarının vuku bulduğu şehirlerimizde maalesef sanayide sıfır istihdamla karşı karşıyayız. Bırakın sanayileşmeyi, o bölgede insan bulamıyoruz, göç var. Bölge boşalıyor, çocuklar, kadınlar perişan. Dolayısıyla bunun mali hesabını yapmak gerçekten zordur ve bunu yüreğinizde hissetmeniz, yaşamanız lazım. Ama maalesef dünyanın bir tarafı bu acılara, bu çabalara sağır, uzaktan bakarak felsefi yorumlar yaparak geçiştirmektedir” dedi.
“Güvenlik koridoru oluşturabilsek...”
Terörün Türkiye’nin ve bölgesinin sorunu olduğunu, üstesinden de yine Türkiye’nin geleceğini belirten Güvenç, “Bu sorun bizim sorunumuzdur, bölgemizin sorunudur ve üstesinden de gelecek olan yine bizleriz. Eğer İstanbul’dan, Moskova’dan, Pekin’e çizilecek bir güvenlik koridoru oluşturabilsek, bir iş birliği ve gelişme alanı oluşturabilsek önce terörü sonra nasıl yoksulluğu yeneriz’i konuşmayız. Burada refahı konuşuruz. Daha üst düzey özgürlükleri, demokrasiyi konuşuruz. Teknoloji değişimini, yeni teknolojileri konuşuruz. Zamanımızı onlar alır, geleceği, gençlerimizin geleceğini planlarız. Öyle bir olguyla karşı karşıyayız ki, terör ve şiddet yoksulluğu tetikliyor, yoksulluk da terörü besliyor. Onun için önce terörle ilgili samimi olarak birlikte hareket etmeli, arkasından da çok güzel ifade edildi, karşılıklı kazan kazan esasına ve saygıya dayalı ticaretin, iş birliğinin, bağlantısallığın önünü açmamız gerekir. Buna dünyanın da ihtiyacı var ama en çok da ülkemizin ihtiyacı var” şeklinde konuştu.
“17 yıldır çok ciddi çaba sarf ediyoruz”
Terörle mücadele konusunda Türkiye’nin 17 yıldır olağanüstü çaba sarf ettiğine vurgu yapan Güvenç, “Görüyorum ki, ülkem ve diğer ülkeler çok ciddi arayış içerisinde çalışmalar yapıyor. Bu umut vericidir, tüm konuşmalarda bunları ifade ettiler. Biz de bu anlamda 17 yıldır olağanüstü çaba içerisindeyiz. Bugün 175 ülkede temsilcilikle dünyada en çok temsil yeri olan ülke konuma gelmiş durumdayız. Yabancı yatırımcılara çok önemli teşvik ve destekleri olan bir ülkeyiz. Bu konuda her geçen gün talep doğrultusunda gerekli adımları atıyoruz, atmak zorunda olduğumuzu biliyoruz. Elbette yapılacak çok şey var, ticaretin, iş birliğinin, bağlantısallığın önünü açmak için vize konusu, vergi konusu, çalışma ve ikame izinleri konusu, karşılıklı anlaşmalara muhtaç olan, üzerinde çalışılması gereken konular. Biliyoruz ki hükümetlerimiz bu konuda çok ciddi çalışmalar içerisinde. Ama keşke konferansın bir alt komisyonunu oluştursak da her 6 ayda bir bu konularda neler yapılıyor, hangi adımlar atılıyor gibi konuların bizzat parlamenterlerin katılımıyla tespit edilip raporlara bağlanıp hükümetlerimize, devlet başkanlarımıza sunulmasını sağlayabilsek hem parlamentoların saygınlığını ve etkinliğini arttıracak hem de hükümetlerin işini kolaylaştıracaktır. Çünkü parlamentonun bu yaklaşımı bir otokontrol maiyetinde olacak, ilgili bakanlara bir ölçüde denetlenmesi sonucunu da doğuracaktır diye düşünüyorum. İnşallah bir dahaki toplantıda bu konferansın böyle bir aşamaya geleceğini umut ve arzu ediyorum” ifadelerini kullandı.
“Doğu-Batı ortak koridor girişimi önemli”
Hazar geçişli doğu-batının ortak koridoru girişiminin önemini anlatan Güvenç, sözlerine şu şekilde devam etti, “Uzun süredir öncülüğünü yapmakta olduğumuz Hazar geçişli doğu-batının ortak koridoru girişimimiz bağlantı sağladığı bölgelerimizde gelişmesi anlamında somut bir proje olarak öne çıkmaktadır. Doğu-batı ortak koridor girişimi Hazar Denizi üzerinden Kafkasya ve Orta Asya’yı aşarak Çin’e kadar ulaşan bir ulaştırma koridorunu ifade etmektedir. Söz konusu girişim Çin Halk Cumhuriyeti’nin 2013 yılında ortaya koyduğu kuşak ve yol girişimi ile doğal bir sinerji yaratmaktadır. Nitekim kuşak ve yol girişimlerinde yer alan güzergahlardan biri Türkiye üzerinden geçmektedir. Bahse konu iki girişim birbirlerinin alternatifi olmayıp bağlantısallık anlamında tamamlayıcı nitelik göstermektedirler. Kuşak ve yol girişimi ile orta koridor girişiminin uyumlaştırılmasına ilişkin bir mutabakat muhtırası, sevinerek ifade ediyorum G-20 Liderler Zirvesi vesilesiyle Türkiye Cumhuriyeti Hükumeti ve Çin Halk Cumhuriyeti hükumetleri arasında 14 Kasım 2015 yılında Antalya’da anlaşma imzalanmıştır. Doğu-batı orta koridorun bölgedeki diğer çok taraflı ulaştırma projelerinin birbirleriyle bütünleşmesine de hizmet etmesi öngörülmektedir. Esasen Çinli muhattaplarımız dahil bahse konu girişimlerin güzergahında yer alan tüm ülkelerle bu konuda düzenli olarak eş güdümde bulunmaktayız. İlgili ülkelerle ikili ve çok taraflı mekanizmalar çerçevesinde üst düzey teknik çalışma gruplarında veya düzenli toplantılarda heyetlerimiz bir araya gelmektedir. Bu mekanizmalar çerçevesinde tabiatıyla doğu-batı ortak koridor girişiminin nasıl daha güçlendirilebileceği ele alınmaktadır ve bu konuda çalışmalar sürdürülmektedir. Söz konusu girişimin önündeki teknik, altyapı veya gümrük işlemlerinin uyumlaştırılması gibi sınamaları nasıl aşabileceğimiz üzerinde çalışılmaktadır” dedi.
“Bağlantısallığın önündeki engelleri kaldırılması anlamında...”
Türkiye olarak ülkeler arasında bağlantısallığın önündeki engellerin kaldırılması anlamında her türlü çalışmaya destek vereceklerini kaydeden Güvenç, “İkili ve çok taraflı bazı mutabakatlara imza atmaktayız. Örneğin, tüm bu konularda işbirliğine yönelik olarak 2017 yılında Türkiye, Gürcistan, Azerbaycan, Türkmenistan ve Afganistan arasında Lapis Lazuli Transit ve Ulaştırma İşbirliği Anlaşması imzalanmıştı. Aynı şekilde Türkiye, Gürcistan, Azerbaycan, Kazakistan ve Kırgızistan arasında en etkin güzergah ve sınır geçiş noktalarını belirleyen kervansaray girişimi başlatılmıştır. Türkiye olarak sadece bu proje ile bağlı kalmadık ülkelerimiz arasında bağlantısallığın önündeki engelleri kaldırılması anlamında elimizden gelen katkıyı sunmaya hazır olduğumuz her fırsatta ifade ediyoruz ve etmeye de devam edeceğiz. Neticede doğu-batı ortak koridorunun tüm bileşenleri tamamlandığında ve güzergahtaki hızlı trenler tam kapasite şeklinde devreye girdiğinde bir kargo yükünün Doğu Asya’dan Avrupa’ya taşınmasının 12 ila 15 gün içerisinde tamamlanacağını ön görmekteyiz. Bu sayede zamandan ve taşıma masraflarından ciddi anlamda tasarruf olacaktır” açıklamalarında bulundu.
“İş birliğine ve ortak çalışmaya açığız”
Türkiye olarak iş birliğine, ortak çalışmaya ve ortak yatırım yapmaya açık olduklarını belirten Güvenç, sözlerini şu şekilde sürdürdü, “Hazar geçişli doğu-batı orta girişiminden bahsederken değinilmesi gereken önemli bir etap da Ekim 2017’de faaliyete başlattığımız Bakü-Tiflis-Kars demiryoludur. 840 kilometre uzunluğundaki Bakü- Tiflis-Kars’ın bu projenin tamamlanması halinde 2034 yılında yılda 3 milyon yolcu, 17 milyon yıl yük taşıması öngörülmektedir. Bakü- Tiflis-Kars bu nitelik ile tam kapasitesine ulaştığı vakit çağdaş İpek yolunun canlandırılmasında da vazgeçilmez bir rol oynayacaktır. Bunun dışında son 15 yılda Avrupa-Asya bağlantılarını geliştiren mega projelerden en önemlilere Marmaray, İstanbul Yavuz Sultan Selim Köprüsü, Osmangazi Köprüsü, Avrasya Tüneli ve 29 Ekim 2018 tarihinde açılışı yapılan İstanbul Havalimanı önemli bir aşamadır. Bunların yanı sıra yine aynı stratejiye hizmet edecek olan önemli projelerimiz bulunmaktadır. İstanbul’da Boğazı bir kerede 3 katlı tüp geçit ile geçmeyi arzu ediyoruz. Çanakkale Boğaz Köprüsü, Edirne-Kars hızlı tren ve bağlantıları demiryolu, Filyos, Çardaklı ve Mersin Limanlarının inşası gibi çalışmaları düren diğer büyük ölçekli projeler bölgelerimiz için çok önemlidir. Biz bu projeleri sadece ülkemiz için yapmıyoruz. Bu projelerin birlikte yapımından tüm ülkelerin kazanç sağlayacağı bilincindeyiz. İş birliğine, ortak çalışmaya ve ortak yatırım yapmaya açık olduğumuzu bir kere daha ifade etmeyi görev biliyorum. Bir dahaki toplantıya kadar çok daha olgunlaşmış, somut projelerle, meclislerimizin bağlantısallığının geliştirilmesi ve terörle mücadelede daha etkin rol alması dileğiyle.”