Şiddetin önlenmesine ilişkin kanun teklifi TBMM'de

Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Genel Kurulunda, kadına ve sağlık çalışanlarına yönelik şiddetin önlenmesini öngören Türk Ceza Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'nin birinci bölümü üzerindeki görüşmeler tamamlandı.


İYİ Parti Aksaray Milletvekili Ayhan Erel, kanun teklifinde hem sağlık çalışanlarına hem de kadına yönelik şiddetle ilgili düzenlemeler olduğunu ifade ederek, her iki konunun hemen hemen her gün ülke gündemine yansıdığını söyledi.

Bu konuların toplumda travmatik etkiler yaratan sosyal bir yara haline geldiğini ileri süren Erel, "Her ne kadar gecikilmiş olsa da, teklifte eksiklikler olsa da hatta bazı maddelerinin hukuk tekniği açısından hatalı yönleri olmuş olsa da kanunun Meclis gündemine alınmasını olumlu bir adım olarak görmekteyiz." dedi.

Erel, sadece cezalar artırılarak caydırıcılık sağlanamayacağını dile getirerek, şiddete yol açan kurumsal, toplumsal ve psikolojik faktörleri ortadan kaldıracak geniş kapsamlı düzenlemeler yapılmadan sorunun çözülemeyeceğini belirtti.

Teklifin daha geniş kapsamlı ve bütüncül bir yargı paketi olması gerektiğini savunan Erel, "Maalesef teklif, bu yönleriyle eksiktir ve sorunu kökten çözecek veya en aza indirecek bir anlayıştan uzaktır." değerlendirmesinde bulundu.

MHP Kırıkkale Milletvekili Halil Öztürk, öteden bu yana seçim beyannamelerinde, parti programlarında kadına karşı şiddetin önlenmesi adına çözümler ve vaatler sunan bir parti olduklarını söyledi.

Tüm dünyada olduğu gibi Türkiye'de de gerek kadına gerekse çocuklara yönelik şiddetin önlenmesine dair düzenlemelerin hayata geçirildiğini anlatan Öztürk, MHP'nin de desteklediği kadına yönelik şiddetin önlenmesi için TBMM'de kurulan araştırma komisyonu raporunun Genel Kurul'da kabul edildiğini anımsattı.

Öztürk, sağlık çalışanlarına yönelik şiddet vakalarını da lanetlediklerini vurgulayarak, "Şifa dağıtan kardeşlerimize saldıran her kim olursa olsun en ağır biçimde cezalandırılması gerektiğine inanıyoruz. Sağlık kurum ve kuruluşları sıfır toleranslı alan ilan edilerek, buralarda şiddet uygulayanlara da ek olarak acil tıp hizmetleri dışındaki kamu sağlık hizmetleri ücretli hale getirilmelidir. Bu tip caydırıcı tedbirler, sağlık çalışanlarımızı daha da güvenli hale getirebilecektir." değerlendirmesinde bulundu.

Eğitim sisteminde toplumsal cinsiyet, kadın-erkek eşitliği, aile içi şiddet, kadına yönelik şiddet gibi konular içeren derslerin küçük yaşlardan itibaren uygulanmak üzere entegre edilmesi önerisinde bulunan Öztürk, MHP olarak teklifin kadına ve çocuklara karşı şiddetin önlenmesinde oldukça etkili sonuçlar doğuracağına inandıklarını dile getirdi.

HDP İstanbul Milletvekili Züleyha Gülüm, teklifin kadınlara ve sağlık emekçilerine yönelik şiddeti önlemek iddiasıyla değil, kamuoyu baskısıyla getirildiğini öne sürdü.

Teklifle şiddetin önlenmediğini, kadınların senelerdir talep ettiği düzenleme ve politikaların geçiştirilmeye çalışıldığını savunan Gülüm, kadına ve çocuklara yönelik suçlarda takdiri indirim olamayacağını söyledi. Gülüm, "Önemli olan yasa yapmak değil, yasanın etkin biçimde, bütüncül politikalarla uygulanmasıdır. Karakollardan, adliye salonlarından kadınlar artık geri çevrilmesin, koruma kararları kolayca verilsin, kadını şiddetten koruma yöntemleri geliştirilsin." diye konuştu.

CHP İstanbul Milletvekili Turan Aydoğan, İstanbul Sözleşmesi'nden çekilme nedeniyle eleştiride bulunarak, "makyajlanan" kanun teklifleriyle kamuoyunun meşgul edilmeye çalışıldığını söyledi.

İstanbul Sözleşmesi'nin çok kıymetli olduğunu ancak Türkiye'nin insan yaşamını teminat altına alabilecek bir sözleşmeden çekildiğini savunan Aydoğan, "Bu makyaj kanunu getiren arkadaşlarımız hukuk bilmiyorlar ya da kötü niyetliler. İkisinden biri, üçüncü seçenek yok." dedi.

Teklifte eksikler ve yanlışlar bulunduğunu öne süren Aydoğan, kanunun bir sene sonra değiştirilmesi gerekeceğini iddia etti.

Aydoğan, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın "Giderlerse gitsinler" ifadesini hekimlere karşı söylediğini anlatarak, "Zekalarıyla üniversite sınavında en önemli dilimde üniversite kazanan bu ülkenin zeki çocuklarına 400 dolar maaşı öngörerek 'Hem bu maaşla çalışacaksınız hem de en ağır koşullarda çalışacaksınız hem de ben sizi yok sayacağım.' diyor. Yok sayılacak sizsiniz, sizi tümüyle yok sayacağız." ifadelerini kullandı.

AK Parti Ankara Milletvekili Lütfiye Selva Çam, şiddetin, hem uluslararası hem de ulusal düzeyde alınan tedbirlere rağmen varlığını devam ettiren evrensel bir olgu olduğunu, Dünya Sağlık Örgütünün son verilerine göre dünya genelinde her üç kadından birinin fiziksel, psikolojik, cinsel ve ekonomik açılardan şiddete maruz kaldığını kaydetti.

Söz konusu insan hayatı olduğunda, siyasi anlayışlarının her zaman, "dünya bir yana, o canın korunması, yaşatılması bir yana" şeklinde olduğunu vurgulayan Çam, "Şiddetle mücadele ancak toplumun tamamının iştirakiyle ve samimi katkısıyla başarıya ulaşabilir. Son 20 yıldır sadece ülkemizde değil, tüm dünyada fesadın ve merhametsizliğin bitmesi, iyilik ve merhamet rüzgarlarının esmesi için Genel Başkanımız Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın ve partimizin yoğun ve gayretli çabaları bundan sonra da artarak devam edecektir." diye konuştu.

Sağlık çalışanlarına yönelik şiddettin de dünyada önemli bir sorun olduğunu dile getiren Çam, "Biliyoruz ki hiçbir acı, hiçbir mazeret sağlık kahramanlarına karşı gerçekleştirilen şiddet eylemlerini meşrulaştıramaz. Buna kesinlikle müsamaha gösteremeyiz." dedi.

Teklifle öncelikli olarak kamuoyunda çok tartışılan ve vicdanları yaralayan iyi hal indirimi uygulamalarının önüne geçmeyi hedeflediklerini aktaran Çam, yargı mensuplarının kanun maddelerine göre uygulamalarında caydırıcı ve tavizsiz hükümleri vermelerini beklediklerini söyledi. Çam, düzenlemelerin kadınlara, çocuklara, sağlık çalışanlarına yönelik şiddetin son bulması için caydırıcı bir işlevi olmasını ümit ettiklerini söyledi.

TBMM Genel Kurulunda kadına ve sağlık çalışanlarına yönelik şiddetin önlenmesini öngören Türk Ceza Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'nin birinci bölümü üzerindeki görüşmeler tamamlandı.

İYİ Parti Ankara Milletvekili Şenol Sunat, AK Parti'nin günü kurtarmaya çalıştığını, teklif hazırlanırken barolar ve üniversitelerden görüş alınmadığını öne sürdü.

Sunat, "AK Parti kadına yönelik şiddete karşı önleyici hiçbir tedbiri almayarak vatandaşlara 'Büyük işler yapıyoruz.' izlenimi oluşturmaktadır. Bu teklif, pansuman vazifesi bile görmeyecek hatta yaraları derinleştirecek bir tekliftir." diye konuştu.

Sunat, "İstanbul Sözleşmesi'nden tek adamın iradesiyle çıkıldığını", bu tavrın AK Parti'nin kadına bakışını özetlediğini söyledi.

MHP İstanbul Milletvekili Hayati Arkaz, Kovid-19 salgınında sağlık çalışanlarının gayretini hatırlatarak o dönemde birçok ülkenin sağlık sisteminin çöktüğünü, Türkiye'de ise hastaların tedavilerinin başarıyla yapıldığını vurguladı.

Sağlık çalışanlarının görevlerini yaparken zaman zaman şiddete maruz kaldığına işaret eden Arkaz, "Teklifle sağlık çalışanlarına yönelik şiddet olayları katalog suçlara dahil ediliyor. Şiddet mağduru sağlık çalışanlarımız korunacak ve onlara kalkan eller kırılacak. Hekimlerimiz de hakimler gibi korunacak. Ayrıca özlük haklarıyla ilgili de düzenleme yapılıyor." ifadesini kullandı.

Arkaz, yapılan düzenlemeyle kadın ve çocukların da korunduğunu belirtti.

HDP Ankara Milletvekili Filiz Kerestecioğlu, teklifin aceleyle hazırlandığını, komisyonda detaylı bir çalışma yapılarak meslek örgütlerinin görüşlerinin alınması gerektiğini söyledi.

Kerestecioğlu, kadına karşı şiddete yönelik çalışmalar yapan bazı sivil toplum örgütlerinin kapatıldığını, kadın cinayetlerinin devam ettiğini, HDP Batman Milletvekili Ayşe Acar Başaran'ı "Seni çivilerim." diye tehdit eden bir güvenlik görevlisinin cezasız kaldığını savundu.

CHP Mersin Milletvekili Alpay Antmen, kadın cinayetlerinin temelinin politik olduğunu öne sürerek "Adalete, demokrasiye, özgürlüklere, laikliğe, bilime, doğaya, hayvanlara ve halka düşman olanlara bakarsanız, onların kesinlikle kadına da düşman olduğunu görürüsünüz. Bu durum kadın cinayetlerinin politik olduğunu gösteriyor. Gerici, eril ve tekçi zihniyet kadına yönelik şiddetin kaynağıdır." diye konuştu.

Antmen, HDP'li Başaran'a "Seni çivilerim" şeklinde tehdit ifadeleri kullanan kamu görevlisiyle ilgili bir işlem yapılmadığını, kadınlara yönelik şiddetin cezasız kaldığını ileri sürdü.

Eleştirilere cevap veren AK Parti Grup Başkanvekili Muhammet Emin Akbaşoğlu, muhalefetin gerçekleri çarpıttığını belirterek "Kadına verdiğimiz değeri bu toplum çok iyi biliyor. Anayasal olarak kadınlara pozitif ayrımcılık getirdik. Milletimiz huzurlu toplum ile ilgili politikalarımızı benimsediği için AK Parti iktidar oldu. İstanbul Sözleşmesi'nin çekilmesinde hukuka aykırı bir durum yoktur. 1963 tarih ve 244 sayılı Kanun ile Cumhurbaşkanlığı 9 Sayılı Kararnamesi'nin ortaya koyduğu hükümler çerçevesinde, yürütme ve yasama görev alanlarıyla ilgili yetkilerini kullanmıştır." diye konuştu.

Bazı Antlaşmaların Yapılması İçin Cumhurbaşkanına Yetki Verilmesi Hakkında Kanun'un İsmet İnönü zamanında yasalaştığını anımsatan Akbaşoğlu, "Sonuç itibarıyla, yürütme organı bir uluslararası sözleşmeye imza atar. Yürütme ister bunu imzalar veya izni alır. Bunun birçok örneği vardır. Yürütme imza attığı gibi bunu sona erdirmede de yetki sahibidir. Daha önce parlamenter sistemde Bakanlar Kurulu yürütme organıydı. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nde yürütme organı cumhurbaşkanıdır. Cumhurbaşkanı kararıyla bunun sona erdirileceği açık hükümdür. Meclisin yapmış olduğu uygun bulma kanunu ise yürürlüktedir zaten. Yürütme, Meclisin yapmış olduğu kanunu yürürlükten kaldırmamıştır. O bir izin verme sürecidir, izni vermiştir. Sona erdirme kararını veya katılma kararını verecek olan yürütmedir." değerlendirmesinde bulundu.

Bakmadan Geçme