Ahmet Sandal

Gerektiğinde belediyelere kayyum atanması hızlı ve anında olmalıdır

Ahmet Sandal

Önce şunu net olarak baştan belirtmek şarttır. Yerel yönetimler, merkezi yönetimin bir gölgesidir. Merkezi yönetim olmadan yerel yönetim olmaz.
Yerel yönetim, kimin gölgesi olduğunu unuttuğunda ona haddini bildirmek de şarttır.
Şimdi bu esası buraya böyle yazdıktan sonra işin şekil kısmını ve “Efendim, yerel yönetimlere kayyum atanması şu mevzuatın şu maddesinin şu hükmüdür” şeklindeki açıklamalara geçelim.
Esasında çok da lüzumlu değil de yine de anlatalım. Mevzuatın hiçbir hükmü olmasa dahi, yerel yönetimlere Devlet (merkezi yönetim) her türlü şekilde hükmeder. 
Çünkü merkezi yönetim asildir, yerel yönetimler vekildir.
“Asil, her daim vekilden üstündür ve asilin yetkisi vekilin yetkisinin her daim üzerindedir.”
Şimdi buraya kadar merkezi yönetim ve yerel yönetim şeklinde kavramlardan bahsettik.
Peki, merkezi yönetim nedir? Yerel yönetim nedir?
Merkezi yönetim, kamu hizmetlerini iller ve diğer kademeli bölümler halinde yöneten Cumhurbaşkanlığı ve Hükümet Kabinesinden başlayıp Bakanlık, Başkanlık, Valilik, Genel Müdürlük ve Bölge Müdürlüklüleri vb gibi kurum ve kuruluşlar şeklinde devam eden teşkilatın adıdır. 
Bu asıl ve üst teşkilatın yanında bir de yerel yönetimler vardır ki, onlar da il, belediye veya köy halkının mahalli müşterek ihtiyaçlarını karşılamak üzere kuruluş esasları kanunla belirtilen ve karar organları, gene kanunda gösterilen, seçmenler tarafından seçilerek oluşturulan kamu tüzelkişileri mevcuttur. Yerel yönetimlerin varlık nedeni, il, belediye veya köy halkının yalnızca mahalli müşterek (yol, su, temizlik, mezarlık ve benzeri) ihtiyaçlarının karşılanmasıdır.  Bu ihtiyaçlar dışında kendisinde bir varlık nedeni hisseden yerel yönetimler ihanet ve sapkınlık içindedir.
Yerel yönetimler “yerinden yönetim ilkesine” göre çalışırlarken, merkezi yönetim “yetki genişliği” esasına göre çalışır.
İşte bu “yetki genişliği” esasına göre merkezi yönetim, yerel yönetimler üzerinde, mahalli hizmetlerin idarenin bütünlüğü ilkesine uygun şekilde yürütülmesi, kamu görevlerinde birliğin sağlanması, toplum yararının korunması ve mahalli ihtiyaçların gereği gibi karşılanması için “idari vesayet yetkisine” sahiptir.
İdari vesayet, yerel yönetimler üzerinde gerektiğinde idari tasarruflar kullanmak ve yerel yönetim olduğunu unutanlara haddini bildirmek içindir.
İdari vesayet, bir hükmetme şeklidir. İdari vesayet, bir kontrol mekanizmasıdır. İdari vesayet, asaletin bir gereğidir. İdari vesayete boyun eğmek, vekalet olmanın bir sonucudur. 
Evet, tekrar belirtiyorum. Asalet Devlette olduğu için hükmeder. “Yerel yönetimler asil olmadıkları ve vekalet kullandıkları için boyun eğer.”
“Ha, ben boyun eğmem, kafama göre takılırım” diyen yerel yönetim yöneticileri olursa, hemen cevabını alır ve o yerel yönetime (o belediyeye) kayyum atanır.
Belediyeler kayyum atanması bir gerekliliktir veya bir mecburiyettir. Nasıl anlarsanız anlayın.
Ancak bu gereklilik ve mecburiyet anında yerine getirilmelidir ve gecikme yaşanmamalıdır. 
Şunu hassaten tekrar belirtiyorum.
Devlet, yani merkezi yönetim, gücünün bir kısmını, yerel yönetimlere aktarmış olabilir. Devlet o gücünün bir kısmını yerel yönetimlere aktardığında asalet Devlette ve Hükümettedir. Yerel yönetimler vekaleten o görevde olduğunun farkında olsun.
Evet, şimdi bu noktada şu tür seslenişler ya da serzenişler gündeme gelebilir.
Halkın kendi yerel yöneticilerini seçme hakları ne olacak? Halk seçmiş ve “beni bu adamlar beş yıl yönetsin” demiş. Merkezi yönetimce kayyum atanması o hakkın gasp edilmesi değil midir? diyenler olacaktır.
Hemen bu itiraza bir örnekle cevap verelim:
Bir kooperatife yöneticiler seçiyorsunuz ve o yöneticiler seçildikten sonra tamamen dokunulmazlık elde ediyorlar mı? Etmiyorlar. Genel kurulun kararlarına aksi hareket eden ya da suç işleyen yöneticiler, kooperatif genel kurulu kararı almadan da yargıya karşı hesap vermek zorundadır. Kooperatif yöneticileri şunu diyemez: “Ya, beni bu kooperatif genel kurul üyeleri seçti, ben yalnızca kooperatif genel kuruluna karşı hesap vermek zorundayım, yargıya hesap vermem” diyemez. Yargı bu tür usulsüzlüklerde ve yolsuzluklarda, kooperatif genel kurul kararı falan dinlemez, görevini re’sen yapar ve seçimle de işbaşına gelse kooperatif yöneticilerini yargılar. Mahkemeler üst bir merciidir. Yargılama hakkı vardır. Yargı orada re’sen kamu adına hareket eder.
Devlet de yerel yöneticilerden hukuka, usule ve Devletin esaslarına aykırı hareket edenleri re’sen görevden el çektirir ve yerine kayyum atar. Devletin kayyum atama yetkisi kamu adındadır. Zaten yerel yönetimler vekil, merkezi yönetim asil olduğu için, kamu adına hareket etme yetkisi baştan itibaren Devlette mevcuttur.
Bu örneği anlamayanlara şöyle bir örnek daha verelim:
Bir kaç kişinin tavsiyesiyle bir adama, emaneten bir para veriyor ve “bu parayı şöyle şöyle kârlı işlerde çalıştır” diyorsun ve o kişi, kâr için değil de zararına hareket ediyor ve sizin emaneten verdiğiniz parayı kötü maksatla kullanıyorsa, o kişiye verdiğiniz yetkiyi ve parayı ondan geri almaz mısınız? Alırsınız tabi. “Ya, bu adamı şunlar şunlar tavsiye etmişti. Şimdi bu adamı tavsiye eden adamlara da ayıp olacak” diye düşünür müsünüz? Asla böyle düşünmezsiniz. Hatta o adamı tavsiye eden adamlara hiddetlenerek, “bula bula bu adamı mı buldunuz” diyerek kızarsınız. 
İşte aynen böyle. 
Sözü uzatmaya gerek yok.
Devlet asildir, merkezi yönetim asildir, yerel yönetimler vekildir. Asil verdiği bir yetkiyi istediği anda geri alabilir. Asil, verdiği yetkinin kötüye kullanıldığını fark ettiğinde anında ve gecikmeksizin vekaleti geri alabilir. Vekaleti aldığında yetki kayyumda olur. Kayyum o andan itibaren merkezi yönetim adına (doğrudan kamu adına) hareket eder. Böylece hizmetlerde birlik ve devamlılık sağlanmış olur. Halkın mağduriyeti giderilmiş olur. 
Anayasamızın merkezi yönetime tanıdığı “vesayet denetimi” yetkisi bunun için vardır ve anında gecikmeksizin (haddini bilmeyenler ve yetkiyi kötüye kullanan yerel yönetim yöneticileri için) kullanılmalıdır ki halk mağdur olmasın.
Haddini bilmeyen ve yetkiyi kötüye kullanan yerel yönetim yöneticileri kendilerini iyi bilir. Onlara bir uyarım daha var: Bu Ülkenin birlik ve beraberliği için hassas olun. Ateşle oynamayın. Ateşle oynarsanız sonunuz kötü olur.
Ben bu uyarıdan sonra bu Ülkenin birlik ve beraberliğini baştacı eden, kendini bilmez bazı belediye yöneticiler gibi olmayan vatandaşlarımıza selam ve sevgilerimi sunuyorum.
Vesselam. 

Yazarın Diğer Yazıları