Kûyundan o şûhun dil-i rüsvâ ile geçdik
Her hatvede bin şekve-i bî-câ ile geçdik
(Nâilî)
Bazı Kelimelerin Anlamları:
Rüsvâ: Ayıplanacak durumda olan, rezil
Şȗh: Güzel
Kȗy: Köy, sevgilinin yeri
Hatve: Adım
Şekve-i bî-câ: Yerinde olmayan şikayet, hoşnutsuzluk
Çeviri: O uçarı güzelin bulunduğu yerden rüsva gönül ile geçtik; her adımda bin yersiz şikâyet ile geçtik.
Vezin: Mef‘ûlü mefâ‘îlü mefâ‘îlü fe‘ûlün
Şerh:
Aşık, sevgilinin karşısında rezildir. Sevgili divan şiirinde aşığa eziyet çektirir. Aşık rezil olur.
Yalnız şair yalnız değildir. Yanında rüsva gönlü de vardır. Bunu ‘’geçtik’’ ibaresinden çıkarıyoruz.
Edebi Sanatlar:
Teşhis: Gönlünü kişileştirmiştir. Gönlü ile sevgilinin buunduğu yerden geçiyor.
Tecrit: Gönlünü başka birisi gibi düşünmüştür.
ŞERH:
Lisân-ı ehl-i dilde ‘aşka gül-zâr-ı belâ dirler
Cevânun kâmet-i mevzȗnına nahl-i cefâ dirler
(Şeyhülislam Yahya)
Bazı Kelimelerin Anlamları:
Ehl-i dil: Gönül ehli
Gülzâr: Gül bahçesi
Cevân: Yiğit, genç
Kâmet: Boy
Mevzȗn: Ölçülü, vezinli
Nahl: Fidan
Cefâ: Sıkıntı
Çeviri: Gönül ehlinin dilinde aşka ‘’belanın gül bahçesi’’ derler. Genç sevgilinin düzgün boyuna da cefa fidanı derler.
Vezin: Mefâ‘îlün mefâ‘îlün mefâ‘îlün mefâ‘îlün
Şerh:
Aşka belanın gül bahçesi diyerek sıkıntılı olduğunu anlatırlar. Aşık da bu sıkıntılı işte yiğit bir savaşçı gibidir.
Aşk kolay değildir. Cefalı iştir. Sevgili sıkıntı çekme sebebidir.
Edebi Sanat:
Teşbih: ‘’Nahl-i cefâ’’ diyerek benzetme yapılır. Cefa bir fidana benzetilir.
Tenâsüp: ‘’Gül-zâr’’ ve ‘’nahl’’ kelimeleri arasında uygunluk vardır.