Şule Kirişci

Dünyada ve Türkiye'de tarım

Şule Kirişci

Son günlerde tarımı daha çok konuşuyoruz. Çünkü tarım gıda ve besin kaynaklarımızın başlangıç noktası olarak hem bu dönem hem de gelecek için oldukça önemlidir. Artan gıda fiyatları, iklim değişikliği ve kuraklık tehlikesi tarımın önemini daha da anlaşılır hale gelmesine neden olmuştur. Hatta önemi atmosferin de ötesine geçmiş durumda. Uzayda kalma süresi arttıkça özellikle yapılması planlanan Mars yolculukları için oldukça büyük önem arz eden  “Uzay Tarımı” her geçen gün hayatımızda daha fazla yer alacağını söylemek mümkündür.

Tarım geçmişte ilk örneklerinin ardından zaman içerisinde toplumlar arasındaki etkileşim sonucu tüm dünyada yaygınlaşmıştır. Dünyada tarıma geçilmesiyle birlikte insanlar yerleşik ve toplu hayata geçmiştir. Artık toprak sahibi olmaya başlanmış ve köyler kurulmuştur. Devletler oluşmaya başlamıştır. İşte tüm bu nedenlerden dolayı tarımsal üretime geçişin, insanlık tarihi açısından anlamı çok büyüktür. Antik çağlarda, Bereketli Hilal ve çevresinde ilk örneklerine rastlanan tarım, öncesinde toplayıcılık ve avcılık ile geçinen toplumları yerleşik yaşama geçirdi. Kaynaklarda Bereketli Hilal adı verilen bölgenin; Türkiye’nin güneydoğusu, Mezopotamya’nın  tamamı, Ürdün ve Filistin’i kapsadığı belirtilmektedir. Tarihte en eski tarım verileri, Suriye sınırları içerisinde bulunan Abu Hureyra adlı yerleşim bölgesinde M.Ö 13500 yılından kalma tarım aletlerinden edinildi. Yine bir diğer veri olarak, Bereketli Hilal üzerindeki alanda, kimi yerlerde darı, arpa, acı bakla, keten, buğday gibi tarım kalıntılarına rastlanmıştır. 

Hindistan’da M.Ö 7 binlerde rastlanılan tarım yaklaşık 2 bin yıl sonra da diğer Asya ülkelerinde görülmektedir. Yine Mısır ve çevresinde önemli su kaynakları ve ılıman iklim nedeniyle tarım burada da kendini göstermiştir. Aynı dönemde Amerika kıtasındaki yerliler de And Dağları başta olmak üzere birçok yerde basamaklı teraslar hazırlayarak tarımsal faaliyetlere başlamıştır. Güney Amerika’nın büyük okyanus kıyılarında yapılan kazılarda tütün, fasulye, biber, domates, balkabağı gibi tarımsal ürünlerin kalıntılarına rastlanmıştır. Zeytin, pamuk, mısır gibi Akdeniz bitkilerini yetiştiren Yunanlılar topraklarının azlığı ve fakirliği nedeniyle çok ileri gidememiştir.  

İnsan hayatının sağlıklı bir şekilde hayatının devamı için ekosistemin bize sağladığı toprak, su ve besin kaynaklarının sürdürebilirliği öneminin yanı sıra gittikçe artan dünya nüfusuna paralel kişi başı tarımsal tüketimin önemli oranda artması ve doğal kaynakların sürdürebilirliğinin sağlanmasındaki yaşanan olumsuzluklar tarımı giderek daha fazla zorlamaya başlamıştır. Kaynakların hoyratça kullanılması konusu-toprak verimliliğin azalması, çevre ve su kaynaklarının kirlenmesi vs.- tarım alanındaki çözüm bekleyen kronik sorunlardan biri. 

Tarım aynı zamanda stratejik bir sektördür ve ülkelerin gelişmişlik düzeyine bakılmaksızın tüm ülkelerin ekonomilerinde önemli bir yere sahiptir.  Çünkü insanların hayatlarını sürdürebilmesi için gereken besin maddeleri ile kullandıkları hammaddelerin büyük bir bölümü tarım sektörü tarafından temin edilmekle birlikte bu sektörün ikamesi de yoktur.  Tarımsal üretimde genişleme ise verimlilik artışı ile mümkündür. Tarımda teknoloji kullanılması ve doğru tekniklerle üretim sayesinde son yıllarda kayda değer verimlilik artışı sağlanmaktadır. Fakat bulunduğumuz yüzyılın en önemli küresel sorunlarından birisi olan küresel ısınma, tarım sektörü açısından önemli tehditleri ve riskleri barındırmaktadır. Bu nedenle tarım sektörünün stratejik önemi önümüzdeki yüzyılda daha artacağı söylemek yanlış olmaz. Aynı zamanda tarım sektörünün haksız rekabet özellikleri gösteren piyasa ekonomisinin inisiyatifine bırakılamayacak derecede stratejik bir sektör olduğunu vurgulamak isterim.

Ekonomik kalkınma sürecinde, tarım sektörü ile sanayi sektörü arasında sıkı bir ilişki ve etkileşim mevcuttur.  Bu nedenle geçmişte tarıma dayalı ekonomilere sahip ülkeler, tarım sektörüne ağırlık vererek tarım sektörünün gelişmesini sağlamış, daha sonra bu sektörden elde edilen kaynak birikimleri ile sanayileşmeye hız vermiştir.  Tarih boyunca çeşitli medeniyetlere ev sahipliği yapan coğrafyamız, iklim çeşitliliğinin sağladığı avantajla çok farklı tarımsal ürünlerin yetiştirilebildiği eşsiz topraklara sahiptir. 

Tarımsal üretim tarihin en eski üretim faaliyeti olduğu gibi dünyanın ilk köklü politikaları da yine tarım alanında geliştirilmiştir. Özellikle son yıllarda dünyada olduğu gibi ülkemizin de gündeminde fazlaca yer bulan tarım konusunda problemlerin çözülebilmesi ve içinde bulunduğumuz yüzyılın ihtiyaçlarına daha cevap verebilir hale gelmesi için nitelikli tarım politikalarının oluşturulup uygulamaya konulması kaçınılmazdır.  Böylelikle doğru tarım politikaları ile yüzyılın artan risklerine cevap verilerek- her konuda olduğu gibi – Türkiye’nin hak ettiği konuma erişmesi sağlanacaktır.

Devam edecek…
 

  

Yazarın Diğer Yazıları