Şule Kirişci

İlk YÖK Başkanımız: Prof. Dr. İhsan Doğramacı (1)

Şule Kirişci

HİZMET aşkıyla geçen ve yüz yıla yaklaşan ömrü boyunca kendini çocuklara, gençlere ve tüm insanlığa hizmete adayan bir fikir adamı...

Sadece Türkiye’de değil, dünyadaki birçok ülkede sağlık, eğitim ve bilim adına vermiş olduğu hizmet ve sunduğu katkılarla gönüllerde yer eden Prof. Dr. İhsan Doğramacı’nın vefatının üzerinden 14 yıl geçti.

İlk Yükseköğretim Kurulu (YÖK) Başkanı İhsan Doğramacı, geniş nüfuslu bir Türkmen ailesinin oğlu olarak 1915 yılında, o zamanlar Osmanlı İmparatorluk topraklarının parçası olan Kuzey Irak’taki Erbil kentinde doğdu. Babası Ali Paşa, Erbil’de belediye başkanlığı yapmıştır. Annesi İsmet Hanım ise uzun yıllar Osmanlı Meclis-i Mebusan’ında Kerkük mebusu görevinde bulunmuştur. Eşi Ayser Hanım, 1930’lu yıllarda Irak Başbakanı olarak görev yapan Hikmet Süleyman Bey’in kızı olmakla birlikte, aynı zamanda Osmanlı Ordusu Müşiri (Mareşal) Dağıstanlı Mehmet Fazıl Paşa’nın torunu ve Osmanlı Sadrazamı Mahmut Şevket Paşa’nın yeğenidir.

Erbil’deki ilköğreniminden sonra Beyrut Amerikan Koleji’ni ve İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesini bitirdi. Beyrut’ta okuduğu dönemde ailesi, babasının senatör olması üzerine Bağdat’a taşınmıştır. Ailesinin yanına döndüğü vakit İngiliz öğretmenler tarafından yönetilen Edinburg Üniversitesi müfredatının hakim olduğu Bağdat Tıp Fakültesine girdi. Bağdat’ta kaldığı süre boyunca gönlü hep Türkiye özlemiyle doluydu. Hatta gurbetteyken sıla hasretini, “Gidin dostlar gidin doğduğum yere/ Erbil Kalesinde mor sümbül vardır”

Satırlarıyla dile getirir...

Her daim anavatana yerleşme arzusu içinde bulunan İhsan Doğramacı, bu okula üç yıl devam ettikten sonra, 1936 yılında İstanbul’a gitmek üzere Bağdat’tan ayrıldı. Türkiye’ye gelince İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesine beşinci sınıftan devam etti.

Aslında İstanbul Tıp Fakültesine başvuru yaptığında, “Bağdat Tıp Fakültesini” tanımıyoruz ifadesiyle karşılaşmıştır. Bunun üzerine İhsan Doğramacı, “O zaman beni birinci sınıfa alın” der. Tıp Fakültesi dekanı bu şekilde yazık olacağını, onun yerine hangi sınıfa uyumlu olduğunu tespit için sınava tabi tutacaklarını söyler. Alman hocaların da aralarında bulunduğu jüri, imtihandan sonra şu kararı verir: “Evladım, sen tıbbiyeyi bitirmişsin, seni beşinci sınıfa alalım…”

Böylelikle beşinci sınıfın sonunda bütün dersleri pekiyi derecesi ile bitirip tıp fakültesinden bir yıl erken mezun olur ve çalışmalarına devam eder.

Bu eğitimlerin ardından, Ankara’da Profesör Albert Eckstein’in yanında pediatri uzmanı olduktan sonra ABD Harvard Üniversitesi ve St. Louis’teki Washington Üniversitesinde araştırma görevlisi olarak çalışır.

1947 yılında ailesiyle birlikte Ankara’ya yerleşen İhsan Doğramacı’nın daha o yıllarda Türkiye’de hayata geçirmek istediği hayalleri vardı. Amerika’da incelediği kar amacı gütmeyen özel yükseköğretim kurumlarına benzer yapıdaki üniversitelerin Türkiye’de kurulmasını planlamaya başladı.

Genç yaşta çocuk hekimi olarak geldiği Ankara’da 1955 yılında pediatri profesörü unvanını aldı. Ankara Üniversitesine bağlı Çocuk Sağlığı Enstitüsünü kurdu. Enstitüye, 1961’e kadar Türkiye’nin ilk hemşirelik, beslenme ve diyetetik, fizik tedavi ve rehabilitasyon, tıbbi teknoloji yüksekokullarını ekledi.

Hacettepe Tıp Fakültesi ile Çocuk Sağlığı Enstitüsüne bağlı yüksekokulları birleştirerek 1967 yılında yeni bir üniversite oluşturdu: Hacettepe Üniversitesi… 1954 yılında Ankara’da iki odalı bir poliklinikle başlayan süreçte gelinen nokta itibarıyla bu uygulama Londra Üniversitesi tarafından “İngiltere’nin başarmaya çalıştığı örnek eğitim sistemi” olarak tanımlanmıştır.

1975 yılına kadar bu üniversitenin rektörlüğünü yürüttü ve rektörlük görevini tamamladığında Paris Descartes Üniversitesinden gelen pediatri profesörü olarak atanma teklifini kabul etti.

Yükseköğretim sistemini düzenleyecek yeni bir yasanın hazırlıklarına danışmanlık yapmak üzere 1980 yılında Türkiye’ye davet edildi. Türkiye’ye dönen İhsan Doğramacı’nın yükseköğretime dair reform öneri maddelerinden biri, Cumhurbaşkanlığına bağlı bir yükseköğretim kurulunun oluşturulmasıydı. İhsan Doğramacı, 1981-1992 yılları arasında bu kurulun (YÖK) ilk başkanlığını yaptı.

Bu dönem süresince ülkemizde yükseköğretimde okullaşma oranında hızlı bir artış görüldü ve üniversitelerimiz ülke çapında yaygınlaşmaya başladı. Erzurum Tıp Fakültesi, Erciyes, Ondokuz Mayıs, Cumhuriyet ve Anadolu Üniversiteleri, YÖK Başkanlığı döneminde kuruluşuna katkıda bulunduğu üniversitelerdir. 

Ayrıca yine bu dönemde bilimsel yayınlarda da ciddi artışlar olmuştur.

Devam edecek…
 

Yazarın Diğer Yazıları