Niyazi Kara

Farkında mısınız?

Niyazi Kara

Fatih Abi anlatıyor. Mahalledeki kahvenin önündeki daracık kaldırımda ayaktayız. Gelip kendisini alacağını söylediği araba bir türlü gelmiyor. Bir elimde gazete diğer elimde çay bardağı öylece dikilip sohbet ediyoruz. Elektrikçi kendisi. İşi dolayısı ile epeyce bir yurt dışı seyahatte bulunmuş. Söz, Türklerin çok akıllı olmasına geldi nasıl geldiyse. “Bunun için severim Atatürk’ü,” diyor. “Hani siyah beyaz bir görüntüyle söyler ya,” diyerek devam ediyor. “10.Yıl Nutku” diye hatırlatıyorum.

 

“Türk milleti zekidir.”

 

Söze devam ediyor Fatih Abi:

 

“Bizim şantiyede bir işçi vardı. Kazma kürekle çalışırdı. Adama şunu yap dersin, sen dur deyinceye kadar çalışır. Baktım bir gün kuru kuru ekmek yiyor. Daha önce de dikkatimi çekmiş olmalı ki, yahu bu kadar ekmek yeme kafan çalışmaz, dedim. Bilirsin bizim buralarda böyle bir söz var. Ne dese beğenirsin? ‘Kafamın çalışması benim bir işime yaramaz ki!’ Durdum, düşündüm, adam haklı… Adam kürek işçisi, yap denileni yapar, yeter deyince durur. Düşünmekle bir işi yok.”

 

Güldük.

 

“Adam haklı” dedim bende. Oranın sorumlusu sensin ve düşünmek senin sorumluluğunda. Ona düşen sadece kendine verilen işi yapmak. Üstelik bir şey daha var, işçi senin düşünüp verdiğin emirden şüphe duymamaktadır ve bunun için sorgulama ihtiyacı hissetmemektedir. Düşünme, planlama, sonucu ve sonuca giden süreci takip sana ait. Neden düşünsün ki?

 

Beklenen araba gelmedi, Fatih Abi çarşıya doğru yürüyerek gözden kayboldu. O gitti gitmesine de düşüncesi bana kaldı. Anlattığı kısa hikâye şimdi beni düşündürüyor. İlk aklıma gelen, işçinin, sınırlarının farkında oluşu ve haddini bilmesidir. Bu farkında olmak deyimi son zamanların en çok rağbet gören sloganlarından biri değil mi? Herkes her şey için ötekileri “Farkında olmaya” davet ediyor. Ne zaman bir, farkında mısınız, sorusu görsem (duysam) hep bir şüphe alır içimi. Herkes her şeyin farkında olmak zorunda mıdır? Meğerki farkında olunması gereken sahanın sorumluları hakkıyla düşünmemişler mi ki ben de düşünmek zorunda kalıyorum. İşin kötü tarafı bu ifade her zaman kötü ya da yanlış  giden bir şeyler için kullanılıyor. Şurada bir güzellik var, şurada insan adına, insanlık adına hayırlı bir gelişme var,  farkında mısınız, diye çok da sorulmuyor. Böyle durumların sorumluları iyi düşünmüşler ki kimsenin olumsuz olarak söyleyecek bir sözü yok.

 

Her şeyin farkında olmak mümkün de değildir. Diyelim farkındayım, hangi sıfatla ve bilgiyle müdahele edebilirim? Bu, konunun, sorumlusunun sınırlarına girmek olmaz mı?

 

Düşünmüyorsan, sorumluluk sahanı “Farkında mısınız” sorusuna maruz bırakıyorsan daha ne bekliyorsun?

 

Rahat uyumak senin de hakkın!

 

Farkında mısınız?

 

Muhabbetle…

Yazarın Diğer Yazıları